Bunlar başlıca altı grupta toplanabilir:

1. Enerji dengesizliği sonucu oluşan şişmanlık ve zayıflık kalp ve damar hastalıklarına riski artırır. Bu hastalıklar, şişman ve zayıf kişilerde normal ağırlıkta olanlardan çok daha sık görülmektedir.

Şişman kişilerde kan hacmi artar, genellikle kan basıncı da normalden biraz yüksek olur.

Bu durumlar kalbin çalışmasını; ve yükünü artırarak yorar. Sonuçta kalp yetersizliği oluşumu kolaylaşır.

2. Protein, enerji yetersizliği, tiamin eksikliği ve birçok besin öğesinin yeterli alınmayışı, bazılarının aşırı alınmasının etkileşimi kalp ve dolaşım bozuklukları yapabilir.

3. Kanda kolesterol ve toplam lipit düzeylerinin normalden yüksek olması kalp ve damar hastalıklarına riski artırır. Bu nedenle, kanda kolesterol ve öteki lipitlerin düzeylerini yükseltici etkisi olan beslenme uygulamaları, kalp ve damar hastalıklarına riski artırıcı etmen sayılmaktadır.

Çok dereceli doymamış yağ asitlerince zengin olan mısırözü, ayçiçeği ve-pamukyağı gibi bitkisel yağların kan kolesterolünü ve öteki lipitlerin düzeyini düşürücü, doymuş yağ asitlerince zengin hayvansal yağların ise yükseltici etkisi olmaktadır.

Zeytinyağı, çok dereceli doymamış yağ asitlerince yetersiz olduğundan, sayılan bitkisel sıvı yağlar kadar etkili değildir. Birçok araçtırmada; çok dereceli doymamış yağ asitlerinin, posanın ve bitkisel besinlerin kan lipitlerini düşürücü; aşırı derecede hayvansal besinlerin, aşın hayvansal proteinlerin, posasız diyetin ve fazla sükrozun kan lipitlerini yükseltici etkileri gösterilmiştir. C vitamini ve niasinin ise kolesterolü düşürücü etki gösterdiği belirlenmiştir.

4. Bazı araştırmalarda, çay ve kahvede bulunan “kafein” denilen maddenin; kan kolesterol ve toplam lipit düzeylerini yükseltici etkileri olduğu bulunmuştur. Bu sebeple, aşırı çay ve kahve kalp ve damar hastalıklarına hazırlayıcı etmen olarak sayılabilir. Sigaranın, nikotin gibi zararlı maddelerinin koroner damarlar üzerindeki kötü etkileri yanı sıra, kan pıhtılaşmasını artırıcı, kan kolesterolü ve öteki ipitlerini yükseltici etkileri saptanmıştır. Tütündeki nikotin ve katran miktarlarına, içilen miktara ve süreye göre artmak üzere sigaranın genel sağlığı bozduğu, kalp ve damar ve akciğer hastalıklarının oluşumunda ve ilerlemesinde önemli risk etmeni olduğu anlaşılmıştır.

5. Alkolün, kalp atışlarını ve kanın damarlarda akışını hızlandırıcı, kalbin yükünü artırıcı etkisi vardır. Damarları genişletici etkisi olduğu gerekçesiyle kalp hastalarına bir zamanlar alkol almaları önerilmişse de bunun doğru olmadığı anlaşılmıştır. Alkol; yüzey kısımlardaki damarları genişletir, oysa derin kısımlardaki damarları genişletmez. Tersine, yüzeysel damarlarda fazla kan birikimine ve genişlemeye karşı korumak için iç damarlarda büzülme olur. Damarların daral-masıyla iç sıcaklıkta düşme ve yaşamsal olaylarda yavaşlama başlar. Fazla alkolün, kalp ve damar hastalıklarının oluşumu ve ilerlemesinde rolü olduğu kabul edilmektedir.

6. Aşırı tuz kan basıncını yükseltici etki gösterir. Bu yüzden, fazla tuz tüketimi kalp ve damar hastalıklarının oluşumu ve ilerlemesinde önemli bir etken sayılmaktadır.

Kalp ve damar hastalıkları çok çeşitlidir; bunların herbirinin oluşumunu etkileyen birçok etmen vardır. Bu etmenlerin tümünü önleme olanağı olmamakla birlikte, yeterli ve dengeli beslenme, birtakım kalp ve damar hastalıklarına karşı korunmada önem taşır. Kalp ve damar hastalıklarının bazılarının oluşmasını, ilerlemesini kolaylaştırdığı sanılan uygulamalardan kaçınmak için beslenmede ve günlük yaşamda aşağıda belirtilen esaslara uyulması gerekir:

1. Ömür boyu yeterli ve dengeli beslenmelidir.

2. Şişmanlıktan ve aşırı zayıflıktan korunmak için diyetin enerji değeri ihtiyaca göre ayarlanmalıdır. Enerjinin yağlardan gelen oranı %25-30 dolayında tutulmalı, yaşlandıkça hayvansal yağlar azaltılmalı, kuyrukyağı ve içyağı gibi yağlar kullanılmamalıdır. Yağda kızartmalardan ve yanmış yağ kullanmaktan kaçınmalıdır.

3. Saf şeker az tüketilmeli; aşırı çay, kahve gibi içeceklerden kaçınılmalı; sigara ve alkol içmek gibi kötü alışkanlıklar edinmemelidir. Sükrozun yağa çevrilmesinin daha kolay olduğu sanıldığından, bu şekerin tüketiminde ölçülü olunmalıdır.

4. Yaşlandıkça, ‘dört beyaz” denilen tuz, şeker, yağ ve un gibi besinler azaltılmalı, kan kolesterol ve öteki lipitlerin yükseltici etkisi olan besinlerin tüketiminde ölçülü olmalıdır.

5. Yılda iki kez doktor kontrolünden geçmeli ve doktorun önerilerine uyulmalıdır.

6. Düzenli, dengeli, ölçülü bir yaşama biçimi benimsenmeli; aşırılıklardan kaçınmalı; aşırı baskı, öfke korku, coşku ve üzüntülerden olabildiğince uzak durulmalıdır.

Hastalıklardan olabildiğince korunmalı, ancak hastalığa yakalanma korkusu ve kuruntusu içinde aşırı kısıtlama ve gerginliklerden de kaçınmalıdır. Bunların da hastalıklara yatkınlığı artırabileceği unutulmamalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir