Bölgesel Yağ Fazlalıklarından Kurtulmada Doğrular ve Yanlışlar: Vücudumuzdaki bazı spesifik bölgelerin daha fazla yağlanması yani bölgesel olarak daha fazla şişmanlama nedeni bu bölgelerde yağ hücre sayısı ve hücre büyüklüğünün daha fazla olmasıdır. Kadın ve erkeklerde bu tür bölgesel yağlanmalar farklı bölgelerde yerleşir.

Erkeklerde Bölgesel Yağlanma:

1. Gıdı ve ense bölgesi
2. Meme bölgesi (pseudojinekomasti)
3. Karın Bölgesi
4. Bel Bölgesi şeklindedir

Kadınlarda Bölgesel Yağlanma

1. Karın Bölgesi
2. Bel Bölgesi
3. Basen Bölgesi
a. Popo
b. İç Uyluk
c. Dış Uyluk
4. Diz İçi
5. Üst Kol

Her iki cinste de vücut ağırlığı arttıkça diğer bölgelerde de yağlanma fazlalığı görülebilir ve bu bir süre sonra bölgesel yağlanma olmaktan çıkıp generalize yağlanmaya ve daha da ileri dönemde obeziteye dönüşür. Genel yağlanma ve obezite durumları tamamen farklı konular olup bu durumlar plastik cerrahlardan çok metabolizma uzmanlarını ilgilendirir.

Bu durumdaki hastalar öncelikle diyet ve-veya spor ile aşırı kilolarının bir kısmını verdikten sonra kalan kısmı için plastik cerrahlara başvurabilirler (geride kalan bölgesel fazlalıklar ve deride olan sarkmalar için). Bölgesel yağ fazlalığı ise tamamen ayrı bir durumdur. 45 kg’lık bir bayan hastada da bölgesel yağ fazlalığı olup basenlerinden şikayeti olabilirken 60 kg bir bayanda vücut oranları çok iyiyse hiç bir işlem yapmaya gerek kalmayabilir.

Bölgesel fazlalıklar:

1. Diyet ve sporla bir miktar azalsa bile sıklıkla tam olarak kaybolmaları mümkün değildir.
2. Bu şikayeti olan hastalar sıklıkla çok kilolu değildir. (Çünkü kilo arttıkça genel olarak yağlanma başlayacağı için bölgesel fazlalıklar görünmez olur. Hastanın konturları da kaybolur)
3. Hastalar en sık olarak giysilerinin yakışmadığından şikayet ederler. Yani hala eskiden giydikleri kıyafetleri giyebilseler bile artık eskisi kadar güzel durmadığını ifade ederler.

Bu tür bölgesel yağ fazlalıklarına yaklaşım kademeli bir şekilde olmalıdır. Tabii ki en doğal yaklaşım diyet ve spordur. Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu hastalar diyete sıklıkla cevap vermezler. Hasta diyet sayesinde kilo verse bile karın, bel, basen gibi bölgelerdeki fazlalıklar yine de göze çarpabilir.

Spor bu tür problemlerde oldukça iyi bir alternatiftir. Ancak bu spor çok ciddi bir şekilde örneğin haftada minimum 4 gün, en az 2 saat ve deneyimli antrenörler tarafından yapıldığı zaman genellikle 2 ay içinde etkisini göstermeye başlar ve hayat boyunca yapılmalıdır.

Yani gazetelerin magazin eklerinde gördüğünüz “10 dakikada işyerinizde yapacağınız 10 hareketle incecik popo sahibi” olmak sadece boş bir hayaldir. Bu şekilde bölgesel fazlalıklardan kurtulamazsınız. Spor çok ciddi bir şekilde ve antrenörlerin size uygulatacağı hareketleri defalarca tekrarlamanızla işe yarar.

Spor ile incelmek en sağlıklı yöntem olmasına karşın herkes için uygun olmayabilir. Kişinin iş yaşantısı böyle bir aktiviteye izin vermeyebilir. Spor yapmayı önleyecek ciddi sağlık problemleri olabilir. Yaşı uygun olmayabilir. Ayrıca demin de bahsettiğim gibi spor ile incelme çok yavaş olan ve uzun döneme yayılması gereken bir işlem olduğu için hastalar sıklıkla sıkılıp spor yapmayı bırakırlar veya istedikleri sonucu elde edince spor yapmayı bırakırlar ve ardından tekrar eski durumlarına gelirler.

Diyet ve sporla bölgesel fazlalıkları gitmeyen-gidemeyen hastalarda ikinci adım ne olmalıdır? İşte bu ikinci adım yani ameliyatsız teknikler, hem ilaç ve kozmetik firmaları hem de medikal estetisyenler tarafından hastalara en iyi çözüm yolu olarak gösterilen yöntemlerdir. Peki bunlar işe yarar mı? Maalesef her zaman işe yaramayabilirler.

Öncelikle çeşitli ilaç ve kremlerden bahsedelim. Sıklıkla hastalar bu kremleri sürdükten sonra bazen sürdükleri bölgede hafif bir yanma bazen bir gerginlik hissi duyarlar. Bu ilaçların uzun süre kullanımından sonra hastalar bir miktar değişim fark ede bilirler de. Ancak bu fark, eğer hasta ek olarak diyet ve spor desteği de almıyorsa, beden ölçüsünde azalma şeklinde olmaz.

Bu ilaçların da olan az etkisini göstermesi için uzun süreli kullanıma ve daha sonra da bu kullanımın devam etmesine ihtiyaç vardır. İlaçların avantajı canınızın acımaması ve erken dönemde çok fazla para harcamamanızdır.

Dezavantajı ise sıklıkla bu tür ilaçlara umut bağlayan hastaların işe yaramaması sonucu morallerinin bozulmasıdır. Ayrıca bu tür kremler bazı hassas bünyelerde alerjik reaksiyonlar, kontakt dermatit gibi problemler oluşturur ve kullanımı imkansız kılar.

İkinci tür ameliyatsız teknikler genellikle medikal estetisyenler ve bazı estetik merkezlerinde kullanılan ve her gün bir yenisi çıkan yöntemlerdir. Bunlar da iki türlü olur:

1. Çeşitli cihazlara bağlanarak belli aralıklarla ve belli seanslarla yapılan ameliyatsız incelme yöntemleri
2. İğne ile yapılan incelme yöntemleri.

Burada bunların hepsinden ayrı ayrı bahsetmek mümkün değil. Sayıca o kadar çok çeşitli cihaz var ki update etmek imkansız. Sıklıkla Amerika’dan ve bazen Avrupa’dan ülkemize getirilen bu cihazların üretici firmalarının söylediklerine inanacak olursak bu cihazların hepsi birbirinden yetenekli. “Bugün başlayın 14 seans sonra 2 beden ince olacaksınız” Her yeni çıkan cihaz beden incelme miktarını ve bununla doğru orantılı olarak cihazın seans ücretini biraz arttırır.

Peki sonuçlar gerçekten güzel midir?

Aslında cihazlar genellikle az ya da çok işe yarar. Bu cihazların kullanılması esnasında da sıklıkla diyet önerilir. Ancak hastaların beklentileri yüksek tutulduğu için bunu yaptıranlar genellikle memnun kalmazlar.

Çünkü bu tür cihazlarla aynı özelliklere sahip iki hastadan birisi bir miktar sonuç alırken diğeri işlem sonunda herhangi bir fark görmeyebilir. Sonuç görecelidir. Özellikle bu cihazlar bölgesel yağ fazlalıkları için değil de genel şişmanlık veya obezite için kullanılıyorsa hemen hiçbir etki göstermezler. Bu nedenle hastalar sıklıkla seansları tamamlamayıp yarıda keserler.

Plastik cerrahide bu tür cihazlar sıklıkla bölgesel yağ fazlalıklarına liposelection operasyonu uygulandıktan sonra masaj yapmak amacıyla kullanılır ve böyle durumlarda cihazların etkisi çok daha fazladır. Bu cihazların operasyon sonrasında kullanılma sebebi de operasyonlara bağlı ortaya çıkabilecek sertlik ve şişlikleri azaltmaktır. Hastalar operasyon sonrası dönemde daha çabuk normal yaşantılarına dönerler.

İğne ile yapılan işlemler genel olarak mesoterapi ve lipoliz olarak adlandırılmaktadır. Mezoterapi deri içine çeşitli kimyasal ve/veya biyolojik maddelerin enjekte edilmesidir. Bu maddelerin enjeksiyonu teorik olarak collagen formasyonunu arttırarak derinin gerginleştirilmesi ve gençleştirilmesi amacını taşırlar.

Bu makalede mezoterapi mitlerinden hiç bahsedilmeyecektir. Ancak şunu bilmeniz gerekir ki deri içine yapılan enjeksiyon (yaklaşık 1 mm) hiç bir şekilde derinin 2-8 cm altındaki yağlar üzerinde azaltıcı etki göstermez. Mezoterapi, eğer işe yararsa, etkisini deride gösterir ve bu kesinlikle bölgesel fazlalıkların giderilmesi değildir. Deride hafif bir gerginlik yapması için de bu tekniği gerçekten çok iyi bilen birilerinin yapması gerekmektedir.

Lipoliz ise yağların eritilmesi için kullanılan enjeksiyon yöntemleridir. Gerçek anlamıyla lipolizde asıl kullanılan ilaç fosfatidil kolin içeren bir ilaçtır. Bunun serum fizyolojik ve B vitaminleriyle uygun oranlarda karıştırılması sonucu elde edilen solüsyon deri altına (mezoterapide olduğu gibi deri içine değil) yaklaşık 6-12 mm’lik bir derinliğe enjekte edilir.

Yöntemin injeksiyon bölgesinde ağrı, hafif kızarıklık ve yanma hissinden başka sık görülen yan tesirleri yoktur. Gebelerde, süt verenlerde ve sistemik hastalığı olanlarda uygulanamaz. Bu yöntem diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında biraz daha ümit verici sonuçları vardır.

Ancak bu etkide çok sınırlı ve belli belirsizdir. İnjeksiyon derinliğine bakılacak olursa (6-12 mm) sadece bu alandaki yağların erimesini stimüle eder ancak daha derin yerleşimli yağ dokuları üzerinde etkisi yoktur. Hemen hiçbir zaman tek seansta sonuç elde edilemez.

En az 4-6 seans gerekir ve bu seansların arasının 2 ay olması gerekmektedir. Bu uygulamanın 15 günde bir yapılmasının hiçbir yararı olmadığı (ilacın metabolizması bilindiği takdirde) açıktır. Ancak çevremizde sık sık bu tür uygulamalarla karşılaşmaktayız.

Lipoliz uygulaması yaptıracak olanlarında sertifikalı bir dermatolog veya plastik cerraha başvurması ancak bu yöntemin de diğerleri gibi mucize bir yöntem olmadığını bilmesi gerekir. Ayrıca bu tür bir tedaviye başvuran hasta ameliyat olmak istemediği halde en az 8-10 seans vücuduna yüzlerce iğne vurulacağını ve her işlem sonrası en az 2-3 gün yeni liposuction yaptırmış bir hasta gibi şiş ve ağrılı dolaşacağını bilmelidir. Eğer injeksiyon sonrası şişlik veya ağrı olmuyorsa bu durumda zaten yapılan işlem fosfatidilkolin ile yapılan gerçek bir lipoliz değildir.

Yukarıda da bahsettiğim gibi ameliyatsız yöntemlerin çok az bir kısmından bahsedebildik. Burada bahsetme ihtiyacı duymadığım Karboksiterapi, Oksijen Terapi v.b. yöntemlerin zorlama bilimsel açıklamalar dışında pratikte yararları neredeyse hiç yoktur. Çeşitli firmaların birçok modelde getirdiği ameliyatsız zayıflama yöntemleri işlemin ameliyatsız, ağrısız, şişsiz olması ve relatif olarak erken dönemde daha ucuz olması nedeniyle pek çok doktor ve hasta tarafından tercih edildiğini biliyoruz.

Ancak bir hasta olarak işlem sonucu elde edebileceğiniz en iyi ve en kötü sonuçları doktorunuzla çok ayrıntılı bir şekilde konuşmalısınız. Genel olarak bu yöntemlerin çoğu hiçbir işe yaramaz, bazen eskisinden daha kötü sonuçlar verir, iyi sonuç alsanız bile bu muhtemelen beklentinizin çok altında olacaktır.

Bölgesel yağ fazlalıklarından nasıl kurtulamayacağımızı bu yazının birinci bölümünde gördük. Peki nasıl kurtulabilinir? Bu sorunun cevabını bölge bölge ve her bölgedeki fazlalık miktarına ve yağ fazlalığına ek olarak derideki sarkıklık miktarına göre vermek gerekir. En alttan başlayacak olursak:

1. Ayak bilekleri ve bacaklar (diz altı): Bu bölge fazlalıklarından özellikle kadınlar rahatsız olur ve bu amaçla doktora başvururlar. Maalesef bu bölge estetik anlamda düzeltme açısından vücuttaki en zor bölgelerden birisidir. Özellikle ayak bileği çevresi ve bacaklara yapılan bir liposuction işlemi bölgede uzunca bir süre ödeme ve dolayısıyla ağrı ve yürüme zorluklarına sebep olur.

Bazı plastik cerrahlar bu bölgelere liposuction yapmaktan kaçınırlar ve bu doğru bir davranış sayılabilir. Diz altı bölgesinde özellikle bir de varis mevcutsa hastada iyileşme çok uzun sürer ve sonuçlar yüz güldürücü olmaktan uzaktır. Bu bölgelerin şişman olması şikayeti ile gelen hastalarda öncelikle gerçek bir şişmanlık mı yoksa ödem veya özellikle bacak arka kısmında (baldır) kas hipertrofisi mi olduğu incelenmelidir.

Ödem ve kas hipertrofisi durumlarında yapılan bir cerrahi girişimin faydası olmayacaktır. Ancak çok iyi seçilmiş vakalarda bu bölgelere liposuction yapılabilir ki böyle bir durumda da hastanın baştan iyileşmenin çok uzun süreceğini kabul etmesi gerekmektedir. Her şey uygunsa ince kanüllerle yapılacak bir liposuction iyi bir sonuç verebilir. Ancak genel olarak çok umutlanılmaması gereken bir bölgedir.

2. Diz içleri: Bacaklarında kalınlık şikayeti ile gelen kadınların hemen hepsinde diz içleri ve dizin üst kısmında yağ fazlalıkları vardır. Diz iç kısmına yapılacak bir liposcution işlemi oldukça iyi sonuç verir.

En önemli riskleri aşırı yapıldığında çirkin görünen çukurlara neden olur ve travmatik bir girişim genellikle o bölgedeki bağları zedeleyerek hastada uzun süreli diz ağrıları yapar. Üst kısımdaki fazlalık genellikle uyluk ön yüz derisinin sarkmasıyla ilintili olup relatif olarak daha yaşlı hastalarda görülür. Liposuction bu bölge şikayetlerini azaltabilir.

3. Basen bölgesi: Türk kadınlarının “korkulu rüya” bölgesidir. Özellikle basenler yani trokanterik bölge civarı kadınların daha çok şikayet ettikleri bölgedir. Basenlerde en iyi bölgesel inceltme işlemi liposuction’dır. Liposuction nasıl yapılırsa yapılsın (Ultrasonik, laser, VASER, suction-assisted, enjektörle çekme) bu bölgeden alınan sonuçların iyi olmaması çok zordur.

Bu bölgede yağ derin ve yüzeysel yağ tabakası olarak ikiye ayrılır ve inceltme derin bölgeden daha büyük kanüllerle alınarak yapılırken, daha ince kanüllerle yüzeyel tabakadan alınan yağ ise deride bir gerginleşmeye neden olur.

Özellikle ince ve açık renk derili, yağ dokusu gevşek olan ve sellülitleri olan hastalarda operasyon sonrası 3. günden itibaren lenfatik masaj, 5-7 günde US masaj ve 2-3 haftadan itibaren LPG uygulaması önerilir. Her ne kadar LPG uygulaması bölgesel incelmeye neden olmasa da sellülit mikarında azalma ve deride gerginleşme sağlar.

4. Uyluk posterior (arka) ve popo kısmı: Uyluk posterioru genellikle hastalarda sellülit şikayetine en fazla neden olan yerlerdendir (devamlı oturmanın da bunun üzerinde etkisi vardır). Bacağın popo ile birleştiği yerde muz kıvrımı oluşuyorsa bu bölgeye liposuction yapılabilir.

Genellikle bizim ırkımızda popo üst dış kısmında çukurluk vardır ve kontur deformitesini düzeltmek için buraya yağ enjeksiyonu yapılır. Popo kısmına liposuction ile müdahale etmek çok sık uygulanılan bir yöntem değildir.

Bölgesel İncelmenin Kolay Yolu

Fazla kilolarınızdan kurtulmak istiyorsanız bu teknoloji tam size göre. Diyet yaparak günlerce aç kalmanın, sporla yorularak incelmenin ya da estetik ameliyat yaptırmanın hiç size göre olmadığını düşünüyorsunuz.

Her gün giyinmeyi bir kabus haline getiren bölgesel fazlalıklarınızdan kurtulabilmek için mucizeleri beklemek yerine, yeni çıkan pratik ve hızlı çözümleri denemekte fazda var. Bu yöntemlerden biri de lazer lipoliz!

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Plastik Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Ahmet Karacalar, lazer lipolizin bölgesel yağlardan kurtulmada kolay ve kestirme bir yol olduğu için kadın ve erkeklerin tercihi haline geldiğini belirtiyor. Her gün bir yenisinin eklendiği estetik cihazlardan lazer lipolizi ayıran özellikleri Profesör Doktor Ahmet Karacalar’dan öğrendik.

Bakın Doktor Karacalar bu yöntemi nasıl anlatıyor: ‘Kısaca lazer lipo olarak da bilinen yöntem lazer enerjisinin yağ dokusu içerisine bir fiber aracılığıyla gönderilip; parçalanması ve hasarlanması esasına dayanır. Gevşek deriyi de bir miktar toparlama özelliği nedeniyle, bu bölge için oldukça ideal bir yöntem olarak görünüyor. Bu özellik kollajen üretimini uyarmasına bağlanır. Bu etki ve parçalanan yağların emilmesi ile sonuçlar 6 hafta sonra görünmeye başlar ve 4 ay boyunca gelişme devam eder.’

Hızlı ve Etkili Sonuç

Lazer lipoliz yönteminin lokal anestezi altında yapıldığını belirten Doktor Karacalar, ‘İşlem sonrası morluk ve şişliğin az olması yanında hızlı bir işlem olarak çağımızın gereklerine uygun bir yöntem olduğu da söylenebilir’ diyerek vücudun hangi bölgelerine uygulanacağı konusunda şunları söylüyor:

‘Lazer lipoliz, daha önce liposuction yapılan bölgelerde, revizyon ve rötuş için de uygun bir tekniktir. Erkeklerde meme büyüklüğü tedavisinde, sırt gibi sert bölgelerde, çene altı ve çene konturu bölgesinde, bacak içi, kol iç yüzü ve bel gibi dokunun gevşeme eğiliminde olduğu bölgelerde oldukça etkilidir.

Terlemeye de Çözüm

Aynı yöntemle koltuk altı terlemesi gibi sorunlarda ter bezlerini hasarlayarak terleme ve koku sorunlarını giderebilmektedir. Yapılan çalışmalarda lazer enerjisi ile yağ hücresinin normal görevlerini yapamayıp, çevredeki suyu çekerek şiştiği ve dağıldığı saptanmıştır. Ancak aşırı gevşekliğin olduğu durumlarda Lazer lipolizin yararları sınırlı olacağından ‘lifting’ işlemleri ile birlikte yapılması uygun olur.

Lazerle yağ dokusu parçalandığı için bölgedeki yağlar, yağ transferi için uygun olmaz. Eğer bölgedeki yağ alınıp başka bir yere aktarılması planlanıyorsa, enjektör liposuction tercih edilir.’ Çok daha sıkı ve ince bir görünüm Bölgesel yağların lazer enerjisiyle parçalanması esasına dayanan lazer lipoliz yöntemi kısa sürede sıkılaşma sağlıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir