Yemeklerde besin çeşitliliğinin sağlanması temel beslenme ve enerji gereksinimini karşılamaya yeter. Üçüncü Dünya ülkeleri bir yana bırakılsa bile, Batı ülkeleri ve Türkiye’ de de yetersiz beslenme olgusu küçümsenmemelidir.

Ama bu ülkelerde daha çok aşırı beslenme sorunları yaygınlaşmaktadır. Gerekli olandan çok yeme eğilimiyle birlikte bazı besin türlerini göz ardı ederek yalnızca belirli besinlere, özellikle yağ ve proteinlere ağırlık verilmesi dengesiz beslenmeye yol açmaktadır.

Bu da çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur. Örneğin aşırı şişmanlık ve şişmanlığa eşlik eden yüksek tansiyon yanlış beslenme alışkanlığının bir sonucudur. Bu da her gün yediğimiz yemeklerin miktarını ve çeşitliliğini denetlememiz gerektiğini gösterir.

Herşeyden Biraz

Doğru beslenme için derin beslenme bilgisine ve karmaşık hesaplara gerek yoktur. Başlıca besinlerin temel bileşimini öğrenmek, en iyi nasıl saklanabileceklerini ve pişirilebileceklerini bilmek zor olmadığı gibi, çoğu zaman da yeterlidir.

Herşeyden önce vücut ağırlığının denetlenmesi gerekir. Kişi en az haftada bir kez tartılmalıdır. Hep aynı saat ve koşullarda, aynı tanı kullanılarak yapılan ölçümler yanılma payını azaltır. Kilo artışı, çok az da olsa beslenme fazlasının belirtisi ve yemek miktarını azaltmayı gerektiren bir uyarıdır.

Besin alımını azaltmak için az enerji veren ve doyurucu yiyeceklere, örneğin çiğ yenen sebzeler ve kepekli ekmek ya da bisküvi gibi lifli yiyeceklere ağırlık verilmelidir. Bu arada fiziksel etkinliklerin yararı unutulmamalıdır. Düzenli yürüyüşler kalori fazlasını vermekte oldukça etkilidir.

Kilo fazlasıyla karşılaşınca genellikle hemen ekmek ve öbür unlu yiyecekler sorumlu tutulur. Bunları tek şişmanlatıcı besin olarak görmek yanlış bir yaklaşımdır. Dolayısıyla yalnızca ekmek ve unlu yiyecekleri keserek istenen sonuç sağlanamaz. Kendiliğinden “şişmanlatıcı’ ya da “zayıflatıcı” doğal ya da hazır besinler yoktur.

Aynı biçimde miktar kısıtlaması yapmadan uygun beslenmeyi sağlayacak bir besin bulmak da olanaksızdır. Örneğin yalnızca ıspanak ya da stitle beslenme sorunu çözmez. Vücudun gereksinimlerini uygun ve dengeli bir biçimde karşılamanın en iyi yolu, çeşitli besinleri birlikte almaktır.

Kolaymış gibi görünen bu çözüm nasıl gerçekleşebilir?

İşi kolaylaştırmak için besinler, içerdikleri besleyici maddelere göre yedi gruba ayrılabilir. Dengesiz beslenmeye yol açmamak için günlük beslenme programını her gruptan bir ya da daha çok besini kapsayacak biçimde düzenlemek gerekir.

Doğal olarak seçimler grupların kendi içindeki zengin çeşitlilik gözetilerek yapılmalıdır. Örneğin, çok sık yenen bifteğin yerini duruma göre tavuk eti, balık ve öbür beyaz etler almalıdır. Etler ekmek, patates ve başka uygun sebzelerle birlikte yenmelidir.

Bu kurallara uyulması vitamin, protein ya da başka maddelerden oluşan bir beslenme programına başvurma gereğini ortadan kaldırın. Ama özel durumlarda hekim ya da beslenme uzmanının gerekli gördüğü düzenlemelerin dışına çıkılmaması gerektiği unutulmamalıdır.

Öğünlenin bölünmesi de önemli bin konudur. Dengeli beslenme için güne iyi bir kahvaltıyla başlanmalıdır. Böylece hem günlük etkinlikler için gerekli enerji baştan sağlanmış, hem de öğle ve akşam öğünlerinde daha az yemek yenerek sindirim organlarının yükü hafifletilmiş olur. Bazı Batı ülkelerinde kahvaltı öğle yemeğinin yerini alan başlıbaşına bir öğündür.

Kahvaltıyı, dışarı çıkmadan önce aceleyle yudumlanan kahve yerine, süt, yoğun ya da sütlü bir içecek, ekmek, bal ya da reçel ve isteğe göre biraz meyve ile yapmak daha yerinde olun. Meyve öğle yemeği öncesinde de yenebilir. Böylece sindirim sürecine uygun bir başlangıç yapılmış olun.

Öğle ve akşam yemekleri arasındaki zaman da bin ikindi kahvaltısıyla bölünebilir. İkindi kahvaltısında isteğe göre çay, tatlı, meyve ya da dondurma bulunabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir