Galen (131-201) was born in Pergamos in Asia Minor. After receiving medical training in Smyrna and Alexandria, he gained fame as a surgeon to the gladiators of Pergamos. He was eventually summoned to Rome to be the physician of the Emperor Marcus Aurelius. Galen spent the rest of his life at the Court writing an enormous corpus of medical works. Taking Hippocrates' notions of the humours and pathology, Galen incorporated the anatomical knowledge of noted Alexandrians. A supporter of observation and reasoning, he was one of the first experimental physiologists, researching the function of the kidneys and the spinal cord in controlled experiments. Galen's works in many ways came to symbolize Greek medicine to the medical scholars of Europe and the Middle East for the next fifteen centuries. The most accomplished of all medical researchers of antiquity, Galen contributed greatly to the understanding of numerous scientific disciplines including anatomy,

Doğum tarihi: ?? Eylül 0129
Ölüm tarihi: ?? ?? 0216
Kaç yaşında öldü: 87
Burcu: Başak
Meslek: Doktor, Filozof
Doğum yeri: Pergamon (Bergama)
Ölüm yeri: Roma, İtalya

Galen, Antik Roma’nın en önemli hekimlerindendir. Deneysel fizyolojinin kurucusu ve Roma dünyasının ilk spor hekimi olarak kabul edilmiş ve Hekimlerin İmparatoru, Şeyhû’s Seyadile gibi unvanlarla anılmıştır.

Galen, Milattan sonra Eylül 129 tarihinde günümüzde İzmir iline bağlı Bergama ilçesinin merkezinin yerinde kurulu antik kent Pergamon’da doğmuştur. Tam adı Claudius Galenus’dur. Babası matematikçi, mimar, astronom, filozof Aelius Nicon’dur. İlk eğitimini babasından aldı. Kendisine geometrik ve aritmetik derslerini veren babası Nikon, onu mantık ve tıp alanlarında da eğitim görmesi için yönlendirdi. Babasına birgün rüyasında sağlık tanrısı Asklepios’un oğlunun tıp okumasına izin vermesini söyledikten sonra tıp eğitimi aldı. Galen kısa süre sonra 146 yılında tıp eğitimine Pergamon’da bulunan Asklepios’un büyük tapınağında başladı.

Galen, Pergamon’daki sağlık merkezi Asklepion’da 4 yıl eğitim gördükten ve babasının 149 yılında ölümünden sonra 150 yılında tıp bilgisini ilerletmek için seyahat etmeye başladı. Önce Smirni (günümüzde İzmir)’ya gitti. Orada ünlü hekim Pelops ve düşünür Albinus’tan ders aldı. Burada Göğüs ve Akciğerin Hareketi Üzerine eserini yazdı. Anatomiyi ünlü Heraclianus’tan öğrendi; hayvanlar üzerinde çalışmalar yaptı. Bunun yanı sıra birçok dil öğrenerek eserler yazmaya başladı. Daha sonra Korint’e (Yunanistan, Mora) giderek Pelops’un hocası ve Quintus’un öğrencisi Numisianus’tan ders alır. İskenderiye’ye giderek orada Eski Mısır Tıbbı’nın bütün inceliklerini öğrenir. İskenderiye’de Stratonicus ve Aeschrion’dan ders aldı. Aristocu Midilli Adası’nda Aristo okulu ve felsefecilerle tanıştı. M.S. 157’de Bergama’ya döndüğünde artık deneyimli bir hekim, yetenekli bir araştırıcı ve bilgili bir anatomist olarak bilinir.

Galen, Pergamon kentinde prestijli bir görev olan gladyatörlerin başhekimliğine atandı. 157 & 161 arasında sürdürdüğü bu görev sırasında gladyatörler ile seyircilerin vücut yapısını karşılaştırarak sürekli beden hareketlerinin sağlıklı yaşam için zorunlu olduğu sonucuna vardı. Burada filozof Boethus’un teşvikiyle Anatomik Yöntem ve İnsan Vücudunun Bölümlerinin Çalışması eserlerini yazdı. Bilinçli beden hareketleri ile fizyoloji ve tedavi ilişkisini kuran ilk tıp doktoru olarak bugünkü spor hekimliğine öncülük ettiği savunulur. Ancak, bugünkü Hindistan’da ortaya çıkıp gelişen Yoga ve bugünkü Çin’de ortaya çıkıp gelişen Daoyin beden hareketleri, tıbbı sağıltım amaçlı olarak Galen’den yüzyıllar öncesinde zaten uygulanmaktaydı.

161 yılında Roma’ya giden Galen, 166 & 169 arasındaki üç yıllık dönemde Pergamon’a dönmüş, bu dönem dışında yaşamının tamamını Roma’da geçirmiştir.

Antik Roma’nın en önemli hekimlerinden olan Galen, deneysel fizyolojinin kurucusu ve Roma dünyasının ilk spor hekimi olarak kabul edilmiş ve Hekimlerin İmparatoru, Şeyhû’s Seyadile (hekimlerin babası) gibi unvanlarla anılmıştır.

Galen Roma’da tedavi ettiği düşünür Eudemos’un aracılığı ile başkentin ileri gelenleri ile tanıştı. Halk açık dersleri ile tanındı ve sarayın dikkatini çekti. 169 yılında doğu seferi sırasında rahatsızlanan imparator Marcus Aurelius’u peynir perhizi ile iyileştirince imparator kendisine “Romalıların imparatoru Aurelius’tan hekimlerin imparatoru Galenus’a” yazılı bir madalyon hediye etti.

Roma imparatoru Marcus Aurelius ve daha sonraki imparatorlar Commodus ile Septimius Severus onun hastası oldu.

Galen’in tıbbi görüşleri “Galenizm” olarak adlandırılır ve yüzyıllar boyunca tıpta etkisini sürdürmüştür. Tıbbın yanı sıra farmakoloji alanında da yeni teoriler geliştirmiştir. Eczacılığın babası sayılır ve günümüzde eczacının belli bir formüle göre hazırladığı karışım ilaçlara Galenik denir.

Galen’in islam tıb dünyası üzerinde büyük etkisi olduğu bilinmektedir. Mevlana Celâleddîn-i Rumi “Ey bizim kibir ve azametimizin ilâcı, ey bizim Eflatun’umuz. Ey bizim Calinus’umuz.” (Mesnevi 24. beyit) diye söz etmiştir.

Hipokrat’ın tıp bilimine tamamıyla hâkim olan Galen, bu bilim dalını orijinal ilkelere göre yeniden düzenlemiştir. Galen ününü özellikle araştırma metoduyla kazandı. Galen’e göre analizler hastalıkların incelenip iyileştirilmesinin temelini oluşturur.

Anatomi çalışmalarını basit yapılı hayvanlar üzerinde yapmıştır. Berberi şebeği üzerinde yaptığı incelemeler onu insan anatomisi üzerinde çalışmaya yöneltti. Kas ve kemikleri ayrıntılı inceledi. Kafa sinirlerinin yedi çiftini ve kalp kapakçıklarını tanımladı. Toplardamar ve atardamar arasındaki farkları saptadı. O devirde atardamarın hava taşıdığı düşünülüyordu. Atardamarın hava değil, kan taşıdığını ortaya koydu. Tüm bunlara karşın kanın vücutta dolaştığını fark edemedi. İnsan sağlığının ve hastalığının dört vücut sıvısı (kan, safra, kara safra, balgam) arasındaki dengeye bağlı olduğuna inanıyordu.

Birçok teorisi modern fizyoloji bilimi tarafından yargılanmış olmasına rağmen, Galen’in bazı tahlilleri çok doğrudur. Örneğin, diyaframın solunum kası olarak görev yaptığını, burun ve nazofarenksin (üst yutak) görevlerinden birinin solunan havayı ısıtmak ve partiküllerden temizlemek olduğunu söylemiştir.

Tedavi çalışmalarının yanı sıra anatomi, fizyoloji, farmakoloji bilimleri ve ayrıca felsefe ile ilgilenip bu alanlarla ilgili olarak eserler yazıp dersler vermiştir. 191 yılında Roma’da çıkan yangında Aristo (Aristotales) gibi filozoflarında da bulunduğu çoğu kişiye ait kitaplarla birlikte Galen’in pek çok eseri de yanmıştır.

Hiç evlenmeyen Galen, Roma, İtalya’da 216 yılında 87 yaşında ölmüştür.

15. yüzyılda İsviçreli doktor, kimyager Paracelsus’un Basel’de, İbn-i Sina’nın, ElKânûn Fi’t-Tıb’ıyla beraber Galen’in kitaplarını yakmasına, anatomist, doktor Andreas Vesalius’un insan vücudunu incelerken Galen’in hatalarını görmesine, cerrahi ve modern adli patolojinin babalarından Ambreise Pare’nin yaraları kaynar yağ yerine basit pansumanla iyileştirmesine kadar Galen hekimlerin rehberi olur.

Galen, Hipokrat gibi hastalıkların doğal nedenleri olduğuna inanmıştır. Galen’e göre, doğru bir tanı tedaviye yönelik ilk adımdır ve tüm hastalıklar sıvı kuramı ile açıklanabilir. Besinler, iç ısı ile kalpte yakılır ve sıvılar üretilir. Isınan gıdalar safra üretimini artırırken, soğuk gıdalar balgam üretimini artırır. Böylece safra artışı “sıcak hastalık”, balgam artışı ise “soğuk hastalık” gelişimine yol açar.

Galen’e göre hastalığın gidişatı nabız ve idrar muayenesi ile kestirilebilir ki bu Hipokrat’ın tersine bir düşüncedir. Tedavi konusunda Galen, Hipokrat’tan ayrılır; onun gibi zarar verme ilkesini uygulamak yerine derhal harekete geçmeyi önerir. Kan alma (hacamat), hemen hemen her tıbbi sorun için önerdiği bir tedavi yöntemidir. Roma, Galen’den önce böyle bir şey bilmezdi. Galen birçok cerrahi uygulamayı da beraberinde getirmişti; katarakt cerrahisi ya da abse açma gibi. Cerrahi uygulamaları çok başarılıydı. Lavman, kupa çekme, açlık diyetlerini de bol bol önerirdi. Bu tedaviler, tüm Orta Çağ ve Rönesans boyunca uygulandığı gibi etkileri günümüzde de sürmektedir.

Rivayete göre Galen’in çaresiz olduğunu düşündüğü için Asklepios’un kurduğu Asklepion’a (Helenistik dönemin ve Roma İmparatorluğu’nun en önemli sağlık merkezi) kabul etmediği hasta, iki yılanın zehirlerini kustukları tastan içerek intihar etmek ister, ama tersine şifa bulur. Bunun üzerine Galen, yılan figürünü Asklepion’un simgesi olarak ilan eder. Tarihçiler ise yılan-şifa ilişkisinin bundan çok daha önceki çağlarda ortaya çıktığını söylemektedirler. Asaya sarılı yılan figürü, Antik çağa ait birçok eserde görülür, Eski Mısır’da da yılan, tıp biliminin simgesi olarak kullanılmıştır.
Galen’in adı doğduğu şehir Bergama’da çeşitli etkinliklerle yapılmaktadır. Galenos adını taşıyan bir cadde bulunmaktadır. Galen’in heykeltıraş Ekin Erman tarafından yapılan güzel bir heykeli kentin Cumhuriyet Meydanında yer almaktadır.

Ayrıca 2013 yılından beri gerçekleştirilen Galenos Cup Türkiye Basketbol Ligi, profesyonel basketbol takımlarını her yıl Bergama’da bir araya getiren önemli bir organizasyon yapılmaktadır. Profesyonel sporcular, Türkiye Basketbol Ligi öncesi son hazırlık maçlarını Bergama Belediyesi Kapalı Spor Salonu’nda Galenos Cup’ta gerçekleştirmektedirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir