Doğum tarihi: ?? ?? 1902
Ölüm tarihi: 10 Ekim 1981
Kaç yaşında öldü: 79
Meslek: Şair
Doğum yeri: Höyük köyü, Şarkışla ilçesi, Sivas
Ölüm yeri: Dikmen, Ankara

Ali İzzet Özkan, 1902 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Höyük köyünde doğmuştur. Babasının adı Musa Ağa, anasının adı Kamer’dir. Henüz birbuçuk yaşındayken annesi Kamer öldüğünde, babası Musa Ağa Hatice adlı bir kadınla evlendi. Bu kadın Ali İzzet’e öz oğlu gibi baktı ve büyüttü. Ali İzzet Özkan belirli bir öğrenim görmedi. Kendi çabalarıyla hem eski hem de yeni yazıyı öğrendi. 12-15 yaşlarında iken köyde bir kıza aşık olur. Bu aşkın da verdiği hevesle saz çalıp şiir okumaya başladı. Çıraklık geleneğine göre Sivaslı Âşık Sabri’den ders almıştır. 1924 yılında Hacı Bektaş Dergâhı’na girerek burada “İzzetî” mahlasını almıştır.

Kurtuluş Savaşı yıllarında Mersin’de iken Fransızlar kenti işgal edince Aşık Ali İzzet’de Kurtuluş Mücadelesine katıldı. Otuz arkadaşı ile Fransızlara esir düştü. Esirlikten kaçarak kurtulurak tekrar köyüne döndü. Cumhuriyet’in ilanından sonra Ankara ve İstanbul’da bulundu.

Ali İzzet Özkan, 22 yaşından itibaren Anadolu’da köyden köye gezerek geçimini kazanmaya başladı. 38 yaşında bazı şiirlerinin Ülkü dergisinde yayımlanmasının ardından şehirlerde de tanınmaya başladı. “Mecnunum Leylamı Gördüm”, “Şu Sazıma Düzen Ver” ve “Mühür Gözlüm” gibi türkülerini okuduğu plaklarıyla asıl ününü sağlamıştır.

Hayatı boyunca üç kez tutuklanan Ali İzzet Özkan, 1936 yılında Sivas Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı ve üçbuçuk aylık tutukluluk sonrası serbest kaldı. 1949 yılında Komünist propaganda yapmakla suçlandı ve tutuklandı, kısa bir süre yargılandıktan sonra yine aynı yıl içinde beraat etti.

Ali İzzet Özkan, 1917 yılında kendi köylerinden Hüseyin Çavuş’un kızı Gülizar ile evlendi. Bu birinci evliliğinden beş kızı iki oğlu oldu. 1927 yılında yine kendi köylerinden Fatma adlı kızla yaptığı ikinci evliliğinden iki oğlu bir kızı vardır. Çocuklarından kırk torunu olmuştur.

Ali İzzet Özkan, İkinci evliliğinden sonra Ali İzzet babasından ayrıldı, babasının verdiği bir iki tarlayı ekip biçerek yaşamını 1939 yılına kadar çifçilikle uğraşarak devam ettirdi.

1940 yılı aşık Ali İzzet Özkan için çok önemli bir yıl oldu. O yıl Sarıkaya’lı Aşık Hüseyin ile Ankara’ya geldi, Halkevi’nde konserler verdi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ileri gelenleriyle tanıştı. O dönemin en önemli yayınlarından olan “Ülkü” dergisinde şiirleri yayımlanmaya başladı. Daha sonra Köy Enstitülerinde Aşık Veysel’le birlikte gezici saz öğretmenliği yapmaya başladı.

1944 & 1945 yılında Hamidiye Köy Enstitüsü’nde ayda 400 lira maaşla çalıştı. Uzun yıllar yurdun çeşitli yerlerinde gezip dolaştı, konserler verdi. Ali İzzet üretken bir ozandı. Yüzlerce (beşyüzden fazla) şiir yazdı ve bu şiirlerini çıkardığı kitaplarda topladı.

Birçok türküsü çeşitli sanatçılar tarafından Radyo, TV. ve plaklarda okundu. “Şu Sazıma Bir Düzen Ver”, “Mühür Gözlüm Seni Elden”, “Kader Torbasına Elim Uzattım” ve “Yürü Bire Çiçek Dağı” vb. türküleri Halk Müziğimize repertuarımıza kazandırdı.

Ali İzzet Özkan, 10 Ekim 1981 tarihinde Ankara Dikmen’de yaşadığı gecekonduda 79 yaşında ölmüştür. Mezarı doğduğu köy olan Hüyük’tedir. Mezarını sağken kendisi yaptırmıştır

Şiir Kitapları:

1951 – Türkün Sazından
1955 – Âşık Ali İzzet Ağlıyor
1956 – Kitap Küçük Dert Büyük
1958 – Tellerde Muradın Alsın
1963 – Şiirler
1966 – Sürmeli
1967 – Mühür Gözlüm
1974 – Kırkanbar

Şiirlerinden Örnekler:

Kıskanırım (Mühür Gözlüm)

Mühür gözlüm seni elden
Sakınırım kıskanırım
Uçan kuştan esen yelden
Sakınırım kıskanırım

Kavumundan akrabandan
Kardeşinden öz babandan
Seni doğuran anandan
Sakınırım kıskanırım

Beşikte yatan kuzundan
Hem oğlundan hem kuzundan
Ben seni senin gözünden
Sakınırım kıskanırım

Havadaki turnalardan
Su içtiğim kurnalardan
Geyindiğim sırmalardan
Sakınırım kıskanırım

Al’İzzeti ancalardan
Elindeki goncalardan
Yerdeki karıncalardan
Sakınırım kıskanırım

Koşma

Bugün bayram günü gülmez yüzlerim
Gayet perişanım haller yas çeker
Ağlasana ne duruyon gözlerim
Karalar geyindim allar yas çeker
Bayramlarda el geyinip gezerken
Dostlar ile al badeler süzerken
Kalem yandı dertlerimi yazarken
Parmaklar meraklı eller yas çeker
Ciğer yandı ayrılığın közünden
Yarsız bayram ayrılığın közünden
Gül yüzlümü öpemedim yüzünden
Dudaklarım gamlı diller yas çeker
Ali İzzet’im mahrum oldum her şeyden
Gözüm yaşlı yoğun bakar bu çaydan
Hem yaradan hem yoldaştan hem köyden
Ayrı düşen garip kullar yas çeker

Baktı Geçti (Mecnun’um Leyla’mı Gördüm)

Mecnun’um Leyla’mı gördüm
Bir kerece baktı geçti
Ne sordum ne de söyledi
Kaşlarını yıktı geçti

Soramadım bir çift sözü
Ay mıdır gün müdür yüzü
Sandım ki Zöhre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti

Ataşından duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti

Bilmem hangi burç yıldızı
Bu dertler yareler bizi
Gamze oku bazı bazı
Yar sineme çaktı geçti

İzzeti bu ne hikmet iş
Uyur iken gördüm bir düş
Yar zülfünü kemend etmiş
Boynumuza taktı geçti

4. kıta ustası Aşık Ali tarafından eklenmiştir. Şiir 5 kıtaya tamamlanmıştır. Şiir aslen 4 kıtadır.

Sazım bana yoldaş oldu geziyor
Şu hasta gönlüme Derman yazıyor
Şad olduğum zaman yaram azıyor
Mihnet bana ben mihnete alıştım

Cefa bize düğün bayram dem gelir
Ya gülsem oynasam keder gam gelir
Derdim artar günden güne zam gelir
Dertler bana ben dertlere alıştım

Ceza hapishane bize yayladır
Aşıklara zindan cennet-âlâdır
Güzellerin aşkı başa beladır
Hoyrat bana ben hoyrata alıştım

Kazaya belaya dayanır mertler
Sabredenler buldu türlü nimetler
Çileler azaplar acılar dertler
Demişler ki Al’izzet’e alıştım

Şu Sazıma Bir Düzen Ver

Şu sazıma bir düzen ver
Teller de muradın alsın
Gel beni bir tenhada gör
Diller de muradın alsın

Gel gidelim bizim ele
Düşmeyelim dilden dile
Diken sarmış gonca güle
Güller de muradın alsın

Al’izzetim görüşelim
Bugün bayram barışalım
Aç kolların sarışalım
Kollar da muradın alsın

Aşk Beni

Dağlara komşu oldum kuşlara yuva
Mecnun gibi hayran etti aşk beni
Kerem gibi yalınayak yollarda
Yaktı yaktı büryan etti aşk beni

Kimi aşık kimi derviş dediler
Kimi doğru yola girmiş dediler
Kimi hayın hırsız sarhoş dediler
Yıktı tıktı viran etti aşk beni

Kimi deli dedi kimi budala
Ne çare katlandı gönül her hala
Tutuben yakamdan verdi tellala
Aldı sattı seyran etti aşk beni

Kime derdim yansam beni kınıyor
Ağlamazsam ciğerlerim yanıyor
Al’izzeti gören deli sanıyor
Soyundurdu üryan etti aşk beni

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir