Doğum yeri: Patara, Antalya

Yunan mitolojisi tanrıları denildiği zaman ilk akla gelen tanrılardan birisi de Apollon’dur.

Apollon, Yunan mitolojisine göre Zeus ve Leto’nun oğlu olarak doğmuştur. Artemis’in ikiz erkek kardeşidir.

Apollon güneşi, Artemis ise Ay’ı temsil eder; Apollon’a “Phoebos” (parlak, ışıklı) denildiği gibi, Artemis’e de “Phoebe” denilirdi. İkisi de yayla silahlanmıştır, oklar atarlar; oklar güneş ve ay ışınlarının sembolüdür.

Apollon, Antik Yunan mitolojisindeki en önemli tanrılardan biridir. Antik Yunan’a özgü bir tanrı olarak kabul edilirken, yapılan araştırmalar Apollon’un artık Anadolu kökenli bir tanrı olduğunu ortaya koymuştur. Apollon kelimesi de Yunanca değildir. Azra Erhat, Apollon’un asıl doğum yerinin Anadolu kıyıları yani Lykia ve özellikle doğduğu kentin Patara olduğunu belirtmektedir.

Homeros’un Troy Savaşı’nı anlatan destanı İlyada adlı eserinin bazı bölümlerinde Apollon, Lykegenos sıfatıyla da anılmaktadır. Likyalı anlamına gelen bu sıfat onun Likya bölgesiyle bağlantısını gösterir.

Efsanelerinde okçu, gümüş yaylı ya da hedefi vuran anlamında değişik sıfatlarla da anılmaktadır. Bazı efsanelerde onun için parlak, ışık saçan anlamına gelen Phoibos sıfatı kullanılır. Ancak Apollon güneş ya da ışık tanrısı değildir. Asıl güneş tanrısı Helios’tur. Apollon’un sıfatlarından biri de sarışındır. Bu sıfat Apollon’un yaydığı ışığa işaret edebileceği gibi doğrudan doğruya onun saç rengi ile de bağlantılı olabilir.

Apollon çok iyi bir okçudur, hedefini hiç bir zaman şaşırmaz. Kardeşi Artemis ile paylaştığı bu okçuluk yeteneği Apollon’a büyük bir üstünlük sağlar. Apollon ve Artemis’in oklarıyla ölmek tatlı, acısız, uykuya dalar gibi huzurlu bir ölüm demektir. Aletlerden ok, yay ve lir; hayvanlardan kurt, yunus balığı, kuğu, karga; bitkilerden defne, palmiye ve zeytin ağacı Apollon’un simgeleridir.

Bir tanrı olarak Apollon’un nitelikleri çok fazladır:

1) Ekin ve tarım tanrısıdır.

2) Çobanların tanrısıdır.

3) Sağlık ve ceza tanrısıdır. İnsanları iyileştirir, onları suçlarından arındırır (bu niteliği oğlu Asklepios’a geçmiştir). Ama aynı zamanda oklarıyla etrafa veba ve ölüm de saçar (İlyada’da Troya savaşı sırasında Akha ordularına oklarıyla veba salmıştır).

4) Geleceği haber verir. Apollon bilicilik tanrısıdır. Apollon tarafından esinlenen insanlar bilici, kahin veya falcı olurlar. Bilicilik İlkçağ’da son derece önem verilen adeta bir sanattır. Yunan efsanelerinde Delphoi önemli bilicilik merkezi olarak geçer.

Efsaneye göre;

Gaia, Python adında bir ejder doğurmuş, Python, Delphoi’da bulunan bilicilik merkezine bekçi olmuştur. Başlangıçta buranın adı Python imiş. Apollon doğduktan 4 gün sonra Hephaistos’un oklarıyla silahlanarak Delphoi’a gitmiş, Python’u öldürerek aynı yere kendi bilicilik merkezini kurmuştur.

Ancak ne var ki İlk Çağın ilk ve en önemli bilicilik merkezleri Anadolu’dadır. Anadolu’daki en önemli ve en eski merkez Didim’dir (Apollon’un doğum yeri olan Patara’da önemli bir merkezdir). Didim’deki bilicilerin çoğu kadındır. Ellerindeki kutsal bir değnekle kuyunun başında oturur, sularda gördükleri ışıltıları yorumlar, rahiplere bildirirler. Bilici kadınlar arasında en ünlüsü Troya kralı Priamos’un kızı Kassandra’dır.

5) Kent kapılarındaki bekçiliğinden dolayı yeni kurulan şehirlerin koruyucusu, günlük yaşamın düzenleyicisidir. Yol ve kapılar tanrısıdır.

6) Güzel sanatların bilim ve müziğin koruyucusudur. Musalar korosunun yöneticisi olarak ün yapmış, bu konuda pek çok efsane oluşmuştur. Kimi yetenekleri konusunda Apollon son derece kıskançtır. Bu, özellikle Frigya’lı Marsyas’a karşı öfkesini konu eden bir mitosta çok belirgindir. Marsyas iki delikli kavalın bulucusu sayılır. Ancak bu kavalı asıl bulan tanrıça Athena’dır. Athena bir gün kavalını çalarken derede yansımasını görür. Kavalını, yanaklarını şişirip çirkinleştirdiği için dereye atar. Marsyas kavalı bulur ve çalmaya başlar. Giderek ustalaşır ve musalar korosunun yöneticisi olur. Kendine olan güveni onu, Tanrı Apollon’nun liriyle yarışmaya cüret ettirir. Apollon yarışmayı tek bir koşulla kabul eder. Yenen yenilene istediği cezayı verebilecektir. Hakem, Musalar ve Phrigya kralı Midas’tır. Musalar Apollon’u, Kral Midas Marsyas’ı birinci seçer. Çok sinirlenen Apollon, Midas’ın kulaklarını eşek kulaklarına çevirir. Marsyas’ı da bir çam ağacına bağlayıp diri diri derisini yüzer. Ancak daha sonra buna çok pişman olur, lirini kırarak bir daha hiç çalmaz. Marsyas’ı bir ırmak (Çine Çayı) haline getirir.

Apollon çeşitli özelliklere sahip olsa da tasvirlerde genellikle tek bir biçimde gösterilir. Güçlü ve ideal fiziğiyle genç erkek güzelliğini temsil eder ve genellikle çıplaktır.

Efsanelerde Apollon’un aşkları da önemli yer tutmaktadır. Bunların en ünlüsü Daphne’dir. Ancak Daphne ona yüz vermez. Apollon’dan korkup kaçar ancak ondan hızlı olan Apollon koşarak kızı yakalar. Athena gibi bakire kalmaya yemin eden Daphne bunun üzerine kendisini saklaması için toprağa yalvarır, bu isteği kabul edilir.Vücudu bir defne ağacına, saçları güzel kokulu yapraklara dönüşmüştür. Bu duruma çok üzülen Apollon defneyi kutsal ağacı yapmış, ünlü ozan ve savaşçıları defne yapraklarından yapılmış taçlarla onurlandırmıştır.

Efsaneye göre, Tanrı Apollon bir gün Didyma (Didim) yöresinde çobanlık yapan Brankhos’a rastlar. Onun saf ruhundan ve nazik yaklaşımından çok hoşlanan Apollon, ona biliciliğin (yani kehanetin) sırlarını öğretir. Öğrendiği tanrısal sırları insanlara aktarma amacındaki çoban Brankhos, bugünkü Apollon Tapınağı’nın bulunduğu yerdeki defne ormanı ve su kaynağının hemen yakınına tanrısı Apollon adına ilk tapınağı kurar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir