•Genel kalori kısıtlamasına gitmeksizin beslenme çeşitliliğini düzenlemek.

Normal ya da az yiyen, ama yanlış beslenme alışkanlıkları olan kişilerde bu tip bir beslenme programı uygulanır. Örneğin günde 2.000 kalori aşırı değildir. Ama beslenmede yağ payının yüzde 30 yerine yüzde 50, karbonhidrat payının yüzde 40 yerine yüzde 55, protein payının yüzde 15 yerine yüzde 10 olması kilo fazlalığına yol açabilir. Böyle bir durumda alman yağ oranını yüzde 20 azaltmak, buna karşılık protein oranım biraz artırmak uygun bir zayıflama için yeterlidir.

•Şişmanlıkla birlikte var olan başka hastalıkların gerektirdiği beslenme düzenleri arasında uyum

Şişmanlıkla birlikte böbrek yetmezliği, bağırsak hastalığı, gut gibi başka bir hastalık da söz konusuysa, fazla kilolara yönelik kalori kısıtlamasının yanı sıra bu hastalıkları ağırlaştıracak besinleri de beslenme programından çıkarmak gerekir. Bu durumda hastanm durumuna uygun bir düzenleme yapmak gerekir.

•Tuz

Sodyum alımının kısıtlanması, çok az bilinen bir mekanizma aracılığıyla iştahta bir azalmayı ve şişman kişinin daha az yemek yemesini sağlar. Bu çerçevede tuz oranı düşük bir beslenme uygulanması, bütünüyle tuz alımını kesmeye varacak ölçüde aşırıya kaçılmazsa, son derece yararlıdır.

Tuzun beslenmeden bütünüyle çıkarılmasının olumsuz, hatta ağır sonuçlara yol açtığı bilinmektedir. Tuzun aşırı kısıtlandığı beslenme programı sürerken besinlerdeki tuz miktarını artırma yönünde en ufak bir değişiklik, dokularda önemli miktarlarda su tutulmasına yol açarak ani kilo artışına neden olur. Bu durum genellikle hastayı umutsuzluğa düşürmekte ve tedavinin erken kesilmesine yol açmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir