Doğum tarihi: ????
Ölüm tarihi: ?? ?? 1632
Kaç yaşında öldü: ??
Meslek: Diplomat
Doğum yeri: Travşın köyü, Tomarza ilçesi, Kayseri
Ölüm yeri: İstanbul

İncili Çavuş’un doğduğu tarih bilinmemekle birlikte Kayseri’nin Tomarza ilçesi Travşın köyünde doğduğu söylenmektedir. 16. yüzyılın ikinci yarısı ile 17. yüzyılın ilk yarısında, I. Ahmet döneminde yaşamıştır. Türk mizah kültürünün önemli kişiliklerinden biridir. Esas adı Mustafa Çavuş’tur.

İncili Çavuş’un iyi bir öğrenim gördüğü, Arapça ve Farsça bildiği, zeki, hazır cevap bir siyaset ve devlet adamı olduğu kaynaklarda belirtilmektedir.

İran’ın Osmanlılar’a her yıl haraç olarak 200 yük ipek vermesini taahhüt altına alan Osmanlı-Safevî barışı üzerine 1612 yılında İran elçisi Kadı Han refakatinde İran’a giden İncili Çavuş’un burada sebepsiz yere iki yıldan fazla bir süre alıkonulduğu, ayrıca ipek haracının verilmemesine hiddetlenen I. Ahmet’in İran’a sefer hazırlıklarına giriştiği, bunun üzerine İran’ın geri adım atarak haraçla beraber Kasım Bey adlı elçisini ve İncili Çavuş’u İstanbul’a 1615 yılında gönderdiği anlaşılmaktadır.

Tarihçi Naima tarafından aktarılan tarihi kayıtlarda İncili Çavuş’un IV. Murat devrinde 1626 yılında İran’a elçi olarak gönderildiği, Bağdat’ın işgali dolayısıyla gerginleşen Türk-İran ilişkilerini yumuşatmak amacıyla Şah I. Abbas ile müzakereci olarak karşı karşıya geldiğini ve müzakereler esnasında zekası ve açıkgözlülüğüyle şahı ikna ederek Osmanlılar lehine barış yapılmasını sağladığını kaydetmiştir. Ancak Osmanlı askerinin yorgunluk, hastalık ve gıdasızlık gibi sebepler ileri sürerek Serdar Hâfız Ahmed Paşa’ya baskı yapması ve Bağdat kuşatmasının kaldırılması üzerine IV. Murat’ın hükümdarlığının ilk yıllarına rastlayan bu barış gerçekleşmez.

İncili lakabı ile ilgili olarak çeşitli söylentiler bulunmaktadır. Bu söylentilerden bazıları şu şekildedir: Abdülbaki Gölpınarlı, Kayseri’de bulunduğu 1933 & 1934 yılında İncili Çavuş tarafından şeyhülislama hitaben yazılmış bir Arapça, bir de Türkçe olmak üzere iki risalesinin eline geçtiğini ve bu ciltlerin birinde bulunan iki küçük risalede Muhammed’in adının, İncil’de geçtiğinin bildirildiğini belirtmektedir. Buradan hareketle Gölpınar’lı yaptığı çıkarım ile İncili lakabının bu nedenle verilmiş olacağını yazmaktadır (Türk Ansiklopedisi). Diğer söylentiler şu şekildedir: Düzenlenen bir ok yarışmasındaki başarısı üzerine padişah tarafından kendisine çavuşluk rütbesinin verilerek kavuğuna bir inci takılmasından ya da bıyıklarına inci takarak eğitime çıkmasından kaynaklanmaktadır.

İncili Çavuş, 1632 yılında vefat etmiş ve İstanbul, Edirnekapı mezarlığına defnedilmiştir.

Fıkralarının Genel Özellikleri:

İncili Çavuş fıkralarının mihverini genel olarak sarayda ve saray çevresinde bulunan çok renkli tiplerden oluşan insanlar, bu insanların toplum hayatındaki tutum ve davranışları meydana getirmektedir. Onu diğer musahiplerinden ayıran ve fıkralarıyla yaşamasını sağlayan en önemli husus bu fıkralarda sosyal ve insani değerlerin yer almasıdır. Böylece halk, İncili Çavuş’u saray ve çevresini eleştirmek ve gülünç hale getirmek için iyi bir temsilci olarak benimsemiş, bu çevre hakkındaki duygu ve düşüncelerini ifade etmede onu bir aracı haline getirmiştir. İncili Çavuş, padişahın yakını olarak, gördüğü her aksaklığı alaya almış hatta zaman zaman padişah bile onun güldürücü ve iğneleyici sözlerine hedef olmuştur. İncili Çavuş’un kalıcılığını sağlayan da halkın onu benimseme ve sahiplenme duygusudur.

İncili Çavuş’un bürokrat kimliği, fıkralarına belirleyici bir şekilde renk vererek onu diğer mizah karakterlerinden ayıran özelliğidir.

Genel olarak fıkralarda ayrıntı yerine bir-iki cümlelik çarpıcı nükteler bulunmasına karşılık İncili Çavuş fıkralarında bu özelliğin görülmemesi, bunların meddah geleneği doğrultusunda bir gelişme izleyerek günümüze ulaşmasında kaynaklanmış olmalıdır. Gerçekten de 19. yüzyıl meddahlarının en çok söyledikleri hikâyeler arasında İncili Çavuş fıkralarının yer aldığı bilinmektedir. Bundan dolayı bazı araştırmacılar İncili Çavuş’u meddah olarak kabul etmektedir.

İncili Çavuş Kültür ve Sanat Festivali:

İncili Çavuş’un hatırasını yaşatmak amacıyla, Kayseri’nin Tomarza ilçesinin İncili Köyü’nde 1993 yılından beri her yıl hemşehrileri tarafından kültür sanat festivali düzenlenmektedir. Tomarzalılar, İncili Çavuş’a duydukları sevgi nedeniyle doğduğu köy olan Travşın’ın adını İncili olarak değiştirmişlerdir. Bu şenliğin bir amacı da İncili Çavuş’u tüm dünyaya tanıtmaktır.

Türk sinemasında İncili Çavuş İncili Çavuş, Türk sinemasında da konu olarak işlenmiştir. Yönetmenliğini Semih Evin’in yaptığı 1951 tarihli filmde İncili, müzikal bir komedi içerisinde, İsmail Dümbüllü tarafından; 1968 yılında yönetmenliğini Nişan Hançer’in yaptığı filmdeyse Sadettin Erbil tarafından canlandırılmıştır.

Fıkralarından Bazı Örnekler:

Mangal

İranlıların en meşhur özelliklerinden biri övünmek, bir şeyi överken abartmaktır. O kadar ki Acem mübalağası Türk halkının dilinde büyük abartılar için kullanılan bir deyim olmuştur. İran elçiliği sırasında Şah Abbas da İncili Çavuş’a ve arkadaşlarına zenginliğini ve sarayın ihtişamını gösterip öğünmek istemişti. Şah’ın, kapağı çok kıymetli zümrütlerle incilerle süslü bir altın mangalı vardı. Kapağın üstündeki kulpuna da göz ve gönül kamaştıran bir büyük elmas oturtulmuştu. Mihmandarlar Türk elçilik heyetine şahın sarayını gezdiriyorlardı. Misafirler bir odayı inceleyip bir başkasına geçerlerken hademeler bu mangalı başka bir odaya götürürler, böylece sarayın bütün odalarında böyle kıymetli mangallar bulunduğu hakkında ziyaretçilerde bir kanaat uyandırmaya çalışırlardı. Saray gezildikten sonra Şah,

Türk heyetini kabul etti:

– Sarayımızı nasıl buldunuz, yoruldunuz mu? dedi.

İncili Çavuş bu suale:

– Pek güzel, sarayını z çok büyük ve muhteşemdir, gezmekle bitiremedik. Çok yorulduk ama mangalınızda bizimle beraber yoruldu! diye cevap vermiştir.

*****

Ocağına Dikersin:

Zulüm ve haksızlık yapmakla tanınmış vezirlerden biri evinin bahçesini tanzim ediyordu. İçlerinde İncili Çavuş’un da bulunduğu saray erkanına;

– Şuraya havuz yaptırayım, şuraya gül, şuraya erguvan dikti reyim diye anlatıp danışıyordu. Derken bir incir ağacını göstererek

– Şu ağacı söktürüp atacağım! deyince, İncili Çavuş dayanamayıp dedi ki:

– Efendim bu incir ağacını bırakınız dursun, elbette birgün birinin ocağına dikersiniz.

*****

Adamına Göre:

İncili Çavuş bir zamanlar Osmanlı elçisi olarak Fransa’ya da gönderilmiş. İncili

Çavuş’un kara kuru kılığına bakarak küçümseyen Fransa kralı demiş ki:

– Bana senden başka gönderecek adam bulamamışlar mı?

İncili Çavuş şu cevabı vermiş:

– Osmanlılar, adama göre adam gönderirler. Beni de sana göndermelerinin sebebi bu olsa gerek!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir